20 Kasım Nefret Mağduru Transları Anma Haftası Basın Açıklaması

Bugün 20 Kasım Nefret Mağduru Transları Anma Haftası için buradayız ve bugüne dair söyleyeceğimiz ve sizlerle paylaşacağımız çok şey var. Öncelikle aramızdan ayrılan bütün transları; öldürülen, intihar eden ve katledilen bütün transları, içimizdeki sönmeyen mücadele arzusu ve onun oyunbozan inatçılığı ile anıyoruz.

Patriyarkanın üzerimize attığı transfobiyi, korkuları, tacizleri, şiddeti ve ölümleri, cesarete dönüştüren ve tekrar onu büyük bir cesaretle patriyarkaya fırlatan translar olarak; dönmeliğimizden ve mücadelemizden bir adım dahi geri adım atmayacağımızı buradan haykırıyoruz.

Bizler; varolşuna sahip çıkan, onu bunca devlet, toplum ve patriyarka şiddetinden koruyan, arzularının emekçileri olan translar ve queerler olarak bastırılanın nasıl da sürekli ve inatla geri döndüğünü biliyoruz.
Biliyoruz Hande burada, biliyoruz Dilan burada, biliyoruz Eylül burada,
Çünkü biliyoruz varlığımızın sesi olmak istediğimiz yaşama dair olan biricik kavgamız ve inadımız burada.

Bugüne dair söylemek istediğimiz çok şey var öncelikle yaşadığımız bu coğrafyada ve ülkede; son yıllarda devlet tarafından translara ve lgbti+lara yönelik derinleşen patriyarkal-faşizan şiddet yaşamlarımızı çok olumsuz etkiliyor ve bizleri yalanlarla yapay korkularla hedefleştiriyor toplum içinde.

Bir çok arkadaşımızın evsiz kaldığını, işsiz kaldığını genelde zaten bu ikisini bulamadıklarını ve aile içi şiddete maruz kaldıklarını biliyoruz. Bu yılın başında 14 Şubatta sokakta yaşamak zorunda kalan ve donarak yaşamını yitiren sevgili arkadaşımız Deniz’i de anmadan geçemeyiz. Devlet ısrarcı bir şekilde transları intihara sürüklerken bu umut kırma ve yalnızlaştırma metodunu kullanıyor. Sosyal ve ekonomik üretim ilişkilerinden transların dışlanmalarının sebeplerini de tabi ki de biliyoruz. Tıpkı yaşamın dışında niçin tutulmaya çalıştığımızı bildiğimiz gibi. Çünkü normun dışında olanlar normu alt-üst eder.

Göçmen transların ve lubunyların durumlarının daha ağır olduğunun da farkındayız.
Yakın zamanda yitirdiğimiz Azerbeycanlı sevgili trans arkadaşımız Dilan’ı da tekrar anıyoruz.

Tam bu noktada patriyarka sadece transları ölümlerle yok etmeye çalışmıyor aynı zamanda patriyarka toplum içinde transları hedefleştiriyor ve transların kendileri gibi özgürlük mücadelesi veren feminist-kadın özgürlük yapıları ve diğer sol, antikolonyal, devrimci yapılarla buluşmasına ve ortak bir mücadele hattı kurmasına, kendi aramızda ilişkilenmeler, bağlar kurmamıza aramıza bıraktığı korkularla, yarıklarla engel olmaya çalışıyor.

Bu çabanın nafile olduğunu ve ötekileştirilenlerin birbirini her zaman bulduğuna ve bu korkuları boşa çıkardığına inanıyoruz. Bu yapılara gerçek anlamda ortak bir mücadele hattının patriyarkaya karşı ne denli kıymetli olduğunu, bu korkularla yüzleşmeleri gerektiklerini ve kesişimsel bir mücadelenin hayatlarımıza ne ölçüde olumlu etkileyeceğini ne denli kıymetli olduğunu hatırlatıyoruz ve bu doğrultuda translar ile beraber özgür bir yaşamı kurma çağrısında bulunuyoruz.

Bugün sadece bir damla olarak İstanbul’da değiliz, bizler okyanusun ta kendisiyiz ve her yerdeyiz.
Transfobinin kökünü kurutma mücadelemiz asla dinmeyecek. Öfkeliyiz ve yastayız ama aynı zamanda isyandayız da ve yaşamın bize dar edilen her yerinden sesimizi yükseltiyoruz:

Alışın, buradayız ve hiçbir yere gitmiyoruz.

Devletin ve patriyarkanın ortaya attığı korkularla değil gelin bizlerle ilişkilenin arkadaş, yaren, dost, yoldaş olun. Beraber özgür bir yaşamı kuralım.

Son olarak: İşgalci İsrail Devlet’inin yıllardır Filistin’de uyguladığı işgali ve zulmü kabul etmediğimizi de buradan duyuyoruz. Gazze’de gerçekleşen soykırıma karşıda sesimizi en yüksek tondan yükseltiyoruz ve herkesi Filistin Halkı ile dayanışmaya bu soykırımın hesabını sormaya çağırıyoruz.

  1. İstanbul Trans Pride Komitesi

Patriyarkanın üzerimize attığı transfobiyi, korkuları, tacizleri, şiddeti ve ölümleri, cesarete dönüştüren ve tekrar onu büyük bir cesaretle patriyarkaya fırlatan translar olarak; dönmeliğimizden ve mücadelemizden bir adım dahi geri adım atmayacağımızı buradan haykırıyoruz.